Bilim-Teknoloji

Veli-Der: Derin Yoksulluğun Kıskacındayız!

Veli-Der: Derin Yoksulluğun Kıskacındayız!

Kocaeli Öğrenci Veli Derneği Başkanı Beyhan Korkmaz, 2022-2023 Eğitim Öğretim yılı başlamasına ilişkin görüşlerini açıkladı:

2022-2023 Eğitim Öğretim yılına Veli ve Öğrenciler boynu bükük giriyorlar. Kimi Veliler okul masrafları için kredi çekiyor, kimi Veliler çocuklarının istediği bölümleri okuyabilmek için yer değiştirdiler ve özel okullara kucak dolusu para ödemek zorunda kaldılar. Aileler servis fiyatları ve çocuklarının gıda ihtiyacının karşılayamamaktan ve çocuklarının dengeli beslenememesinden dolayı kaygılılar.

HER ÇOCUĞUN İSTEDİĞİ OKULDA EĞİTİM GÖRME HAKKI VARDIR

Liselere geçişte gerçekleştirilen merkezi sınav LGS ile öğrencilerin %90’ı merkezi sınavla öğrenci alan okullara yerleşemedi. Yalnızca öğrencilerin %10’unu belirlemek için yapılan bu sınav eğitimdeki eşitsizlikleri derinleştirmekte ve çocuklarımızda başarısızlık duygusuna neden olmaktadır. Merkezi sınavla öğrenci alan okulların önemli bir bölümünün meslek liseleri ve imam hatip liselerinden oluşması aynı zamanda çocuklarımızı zorunlu bir meslek liseleştirme ve imam hatipleştirmeye mecbur bırakmaktadır.

Aynı durum yerel yerleştirmede de geçerlidir. Velilerin, öğrencilerin birincil tercihi akademik liseler olmasına rağmen hem merkezi yerleştirme hem de yerel yerleştirmede yeterli akademik lise/kontenjan bulunmaması nedeniyle çocuklarımız ya istediği okul türüne yerleşememekte ya da örgün eğitim dışına itildi.

TAŞIMALI EĞİTİMİN SORUNLARI İÇİN ADIM ATILMALIDIR

Köy okullarının kapatılması ile geçilen taşımalı eğitim sisteminin taşıma kısmı ne yazık ki gerçekleşmemektedir. Taşıma ihaleleri gerçekleşmediği için, aileler çocuklarının ulaşımını kendi imkanları ile sağlamaktadır. Bunun yanında yemek ihaleleri de yapılmadığı için bu çocuklara yemek te verilmemektedir. Bu zorluklar karşısında çocuklarımız eğitim sistemi dışına çıkmak tehlikesi ile karşı karşıyadır.

TÜM ÇOCUKLARIMIZ İÇİN EŞİT, PARASIZ, KAMUSAL EĞİTİM HAKTIR

Bir ülkede herkesin eşit koşullarda yararlanabileceği bir eğitim hakkından bahsedebilmek için eğitimin fiziksel ve ekonomik yönden erişilebilir olması gerekir. Eğitime erişim hakkını düzenleyen her türlü ulusal/uluslararası yasa/sözleşme, devletlere bu hakkın ayrım yapılmaksızın sağlanması yükümlülüğünü getirmektedir. Anayasa’nın 42.maddesine göre parasız olan zorunlu eğitimi sağlaması gereken devlet, bırakın bunları karşılamayı, kademe kademe eğitimden çekilmiştir. 2002’de özel okulların devlet okullarına oranı yüzde 2 iken, 2021’de bu oran yüzde 25’e yükselmiştir. 2021-2022 verilerinde ise özel okul sayılarında artış devam ederken, devlet okullarının sayılarında düşüş yaşanmaktadır.

Kamusal eğitim güçlendirilmesi gerekirken paran kadar eğitim anlayışına geçilmiştir. Devlet okullarına, yurtlarına ayrılmayan eğitim bütçe kaynaklarının eğitim yatırımları yerine özel okullara çeşitli adlar altında transfer edilmesi ülkenin tüm yurttaşlarının vergilerinin, emeğinin kamu yararına aykırı bir şekilde kullanılması anlamına gelmektedir. Ayrıca devletin asli sorumluluğu olan kamusal eğitim hakkının en temel ilkelerinden birisi eğitimin herkes için eşit koşullarda ulaşılabilir olmasının sağlanmasıdır. Sözde “Dindar nesil yetiştirme” hedefi tüm uyarı ve itirazlarımıza karşın yürütülmeye devam etmekte ve Çocuklar sistem dışına itilme ile karşı karşıya bırakılmaktadır. 4+4+4 ile 8 yıllık kesintisiz eğitim, kesintiye uğratılmış ve okul terklerini artırmıştır.

Ülkenin her yerinde biz velilerin yükselttiği itirazlara rağmen çok sayıda mahallede yalnızca imam hatip ortaokulu olması, liselerde merkezi yerleştirme ve yerel yerleştirmede yeterli akademik lise bulunmaması nedeniyle çocuklar imam hatip okullarına mecbur bırakılmaktadır.

MEB 2021-2022 verilerine göre yalnızca ortaokulda 40 bini aşkın çocuk örgün eğitim dışına çıkmıştır.

İmam hatip ortaokullarında öğrenci sayısı 714 binden 710 bine, imam hatip liselerindeki öğrenci sayısı 667 binden 617 bine düşmesine rağmen imam hatip okullarının artışı devam ettirilmektedir.

Laik, bilimsel eğitimde yaşanan sorunlar yalnızca zorunlu imam hatipleştirme ile sınırlı kalmamaktadır. Müfredattan, ders kitaplarının içeriğine, dinî yapılarla yapılan protokol-iş birlikleri eliyle okulların kapılarının eğitimci niteliği taşımayan çok sayıda dini yapılara açılmasına, seçmeli adı altında yer alan din derslerinin il/ilçe milli eğitim müdürlüklerinin de içinde yer aldığı kampanyalarla zorunlu din derslerine dönüştürülmesine kadar laik, bilimsel eğitim hakkı çocuklarımızın ellerinden alınmaktadır.

Yasalarda, yönetmeliklerde yapılan değişikliklerle çocuklarımız ’çocuk işçiler’, ‘çocuk gelinler’ ve ‘tarikat üyesi çocuklar’ haline getirilmektedir.

MEB istatistiklerine göre, 2021’de 4 bin 406 özel yurt var, bunlardan 3 bin 331’i vakıf ve derneklere ait. Tarikatlar vakıf ve dernek adı altında gizli olarak işlevlerini yerine getiriyor. Yaptığımız araştırmada da özel yurtların üçte birinin tarikat ve cemaatlere ait olduğunu saptamıştık. Mahalle aralarındaki tarikat evlerinin sayısını tahmin bile edemiyoruz. Devlet yurtlarının kapasitesi ise 2021’de 695 bin. Örgün öğretim gören üniversite öğrenci sayısı 2021-2022’de, 3 milyon 400 bin civarında iken geriye kalan 3 milyona yakın öğrenci nerede kalacak? Örneğin Antalya’da 100 bin üniversite öğrencisinin yaklaşık 20 bini barınma sorununu çözmüş. Geriye kalan 80 bin öğrenci nerede barınacak? Sorunun cevabı belli aslında. Tarikat yurtlarına itilmektedirler.

EN AZ İKİ BUÇUK MİLYON ÇOCUK ÖRGÜN EĞİTİM DIŞINDA

Yoksulluğun artışı, eğitimin paralılaştırılması, eğitimdeki eşitsizliğin derinleşmesi sonucunda okul terkleri her geçen yıl artmaktadır. MEB 2021-2022 örgün eğitim istatistiklerine göre örgün eğitim dışına çıkan öğrenci sayısı 157 bin artmış,1 milyon 738 bin 198’e yükselmiştir.

MEB’in son açıklamaları ile Mesleki Eğitim Merkezlerine giden öğrenci sayısı da 700 bini aşmıştır. MESEM’lerdeki çocuklar haftanın 4 günü çalıştırılmakta, yalnızca 1 gün eğitim alabilmektedir. Bu fiilen devlet eliyle çocuklarımızın örgün eğitim dışına çıkarılması ve çocuk işçi haline getirilmesidir.

2020-2021 verilerinde MESEM’lerdeki yaklaşık 160 bin olan öğrenci sayısının bir yıldan daha kısa bir süre içeresinde yarım milyondan fazla artması yaşanan yoksulluğun en çok çocukları etkilediğinin açık kanıtıdır. MEB, Sağlık Bakanlığı ile birlikte çalışmalar yürütmeli, çocuklarımız senede 1 kez sağlık taramasından geçirilerek, fiziki ve ruhsal gelişimlerinin takibi yapılmalı ve aileler bilgilendirilmelidir. Yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşayan tüm ailelerin çocuklarına her ay düzenli eğitim ve gIda desteği verilmelidir.

Liselerde tercih edilmeyen okul türleri akademik liselere dönüştürülmeli, akademik liselerdeki kontenjanlar artırılmalıdır.

Örgün eğitim dışına çıkan öğrencilerin okullara dönüşü sağlanmalı, örgün eğitim dışına çıkan öğrencilere eğitim desteği verilmelidir.

Taşımalı eğitimde yemek ve ulaşım sorununa acilen merkezi ve yerel yönetimler tarafından çözüm yaratılmalıdır. Taşımalı sistemdeki çocukların ulaşım ve beslenmeleri kamu kaynaklarıyla sağlanmalıdır.

Eğitimdeki eşitsizlik, özel okullarla rekabet edemez hale gelmiştir. Özel okullar/yurtlar kamulaştırılmalıdır.

Eğitim sistemini ve toplumu kendi dünya görüşleri ve ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürmek isteyenlerin karşısında, bizler çocuklarımız için; eşit, kamusal, laik ve bilimsel bir eğitim verilmesini savunuyor, tüm eğitim ve bilim emekçilerini, öğrencilerimizi ve velilerimizi birlikte, omuz omuza çözüm üretmeye çağırırken, yeni eğitim yılının sorunların çözülmesini temenni ediyoruz. Tüm öğretmenlerimi ve Öğrencilerimize başarılar dileriz.

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu
Yandex.Metrica