Genel

Akil insandı ama şimdi sağlığı için biyopsi izni vermiyorlar

Akil insandı ama şimdi sağlığı için biyopsi izni vermiyorlar Cezaevindeki 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can’ın hastalığının teşhisi için yapılması gereken biyopsiye izin verilmediğini söyleyen Nimet Tanrıkulu: Şu an için hayati risk olmayabilir ama ona doğru gidiyor. “Yaparız” demişler ama hiçbir sağlık kontrolü yapılmamış. Akil insandı ama şimdi sağlığı için biyopsi izni vermiyorlar detaylar haberimizde…

Akil insandı ama şimdi sağlığı için biyopsi izni vermiyorlar

“Teşhis amaçlı bir biyopsi yapılması gerekiyordu”

“Terör örgütü üyeliği” iddiasıyla 7 Şubat’tan bu yana Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can’ı ziyaret eden İHD kurucularından Nimet Tanrıkulu, müvekkilinin bir süre önce 5 No’lu Cezaevinden 9 No’lu “yüksek güvenlikli” cezaevine nakledildiğini söyledi. Can’ın akrabası olan Tanrıkulu, “Dışarıda olsaydı, teşhis amaçlı bir biyopsi yapılması gerekiyordu. 5 numaralıda o aşamaya gidiliyordu. Burada bir haftadır hiçbir şekilde gelişme yaşanmadı. Şu an için hayati risk olmayabilir ama ona doğru gidiyor. ‘Yaparız’ demişler ama hiçbir sağlık kontrolü yapılmamış” dedi.

“Küçücük bir kopça nedeniyle iki kere kabinlere girip çıkmak zorunda kaldım”

Silivri’de görüşmeye giriş öncesi yaşanan prosedürü de eleştiren Tanrıkulu, “Küçücük bir kopça nedeniyle iki kere kabinlere girip çıkmak zorunda kaldım. Elime iki yazı yazmıştım ilaçlarıyla ilgili, unutmayayım diye. ‘Yazıyı okuyabilirsiniz, doktoru soruyor bunu’ dedim. Elimi süngerle yıkadılar” diye konuştu.

“Akil İnsanlar heyetinde yer alıyordu”

78’liler Girişimi Sözcüsü Can “çözüm süreci” döneminde Başbakanlık tarafından belirlenen “Akil İnsanlar” heyetinde yer alıyordu. 59 yaşındaki Can, Şişli Siyasal öğrencisiyken 12 Eylül’den bir süre önce, 1979’da tutuklanmıştı. 19 yıl 9 ay cezaevinde kalmıştı.

T24’ten İnan Ketenciler’e konuşan Nimet Tanrıkulu şunları söyledi:

“Burada sizin güvenliğinizi sağlayamıyoruz”

Tutuklandığında 5 Numaralı Ceza İnfaz Kurumu’na götürmüşlerdi. Ayın 15’ine kadar orada kalıyordu. “Burada sizin güvenliğinizi sağlayamıyoruz” deyip almak istediler, o da gitmek istemedi. “Ben burada güvenlik sorunu yaşamıyorum, tam tersine bazı sağlık sorunlarım konusunda arkadaşlar dikkat ediyorlar” demiş. “O zaman ‘Ben burada kalmak istiyorum’ diye bir kağıt imzalayıp bize verin” demişler. O da 14’ünde vermiş. 15’inde tekrar gelmişler, “Güvenliği sağlayamıyoruz” deyip 9 numaralıda tecrite koymuşlar. 9 numaralı cezaevi belli insanları daha çok yıldırmak, vazgeçirmek için yapılmış bir yer. 5 numaralıda 7-8 kişi kalıyorlardı. Avluda 30 kişi akşama kadar bir arada kalıyorlardı. Burada hiç kimse birbirini göremiyor.

“Elimi süngerle yıkadılar”

Orası korkunç bir yer. 1980 sonrası cezaevleri önünde çok bekledim. Çok ağır şeyler yaşadık ama ben buradaki uygulama ve davranışları anlayamadım. Ben gittiğimde onlarla muhatap olmamak için ses çıkaracak hiçbir şey yapmadım. Sadece geçip gitmek istiyorum. Görüşmemin 15 dakikası bu uygulamalarla geçti. Küçücük bir kopça nedeniyle iki kere kabinlere girip çıkmak zorunda kaldım. Elime iki yazı yazmıştım ilaçlarıyla ilgili, unutmayayım diye. “Yazıyı okuyabilirsiniz, doktoru soruyor bunu” dedim. Elimi süngerle yıkadılar.

“Havalandırmadan konuşalım, daha iyi duyarız”

İki gün sonra yanına bir çocuk getirmişler, “Bu sana yardımcı olacak” diye. “Ben bu izolasyonu kabul etmiyorum, insanlarla birlikte kalmak istiyorum” demiş. Sonra Van Belediye Başkanını getirmişler yanına. Hemen yanında Akın Atalay kalıyor. Onunla sesli bir diyalog yaşamışlar. Daha sonra dışarı bakarken Osman Kavala’yı görmüş. Osman Kavala “Celalettin” diye bağırmış. Celalettin de heyecan yapmış, o da geri seslenmiş. Askerler var diye Osman Kavala “Havalandırmadan konuşalım, daha iyi duyarız” demiş. Duygusal bir an yaşamışlar.

“İç çamaşırının kotası mı olur?”

Dışarıda olsaydı, teşhis amaçlı bir biyopsi yapılması gerekiyordu. 5 numaralıda o aşamaya gidiliyordu. Burada bir haftadır hiçbir şekilde gelişme yaşanmadı. Şu an için hayati risk olmayabilir ama ona doğru gidiyor. “Yaparız” demişler ama hiçbir sağlık kontrolü yapılmamış. Girerken saatini alıp arka kapağını açtırmak için para istemişler. İç çamaşırı götürdüm, “Kotası doldu” deyip almadılar. İç çamaşırının kotası mı olur? Tam 21 tane kitap götürdüm, hiçbirisi eline ulaşmamış. Sağlığıyla ilgili yaptırdığı bir testin CD’si vardı, el koymuşlar. Hastane kayıtları ne kadar tutuyor bilmiyoruz, ya o kayıtlar silinirse ne olacak?

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu
Yandex.Metrica